ÖLÜM VE CANLILIKLA İLGİLİ ÇEÇEN “SI, KIDIM, WAKHKHAN, WELLA” SÖZCÜKLERİ VE HİTİT TABLETLERİNDEKİ ÖRNEKLERİ İLE YORUMU


Çeçen-İnguş dilinde ölü ve ölüm konusunda sı/sıa vakhkhan, kilhan, kıdım/kıadım sözcüklerinin varlığı görülür. Benzer sözcükler Sümer kayıtlarında yer alır. Hitit kayıtlarında yer alış şekliyle aşağıda örnekler üzerinden değerlendireceğiz. Hitit kayıtlarında ruh/can, anlamında ZI, ölü/merhum/cenaze anlamında GIDIM Sümer sözcüğü olarak kabul edilmiş literatüre göre ayrılmak suretiyle yer alır. akkan(akhkhan-vakhkhan) ölü/ölen kişi anlamındaki sözcük yine Hitit tabletlerinde yer alır. Burada Çeçen dili ile açık bir benzerlik olduğu görülür. Hititlerin inanışları içerisinde ölü için ritüel gerçekleştirdikleri görülür. Şu anda bilinmemesine rağmen Çeçen-İnguş toplumunun pagan inanış döneminde benzer şekilde ritüel yapmak suretiyle ölülerine karşı son görevlerinden birini gerçekleştirdiklerini söyleyebiliriz. Hititlerde ölünün kemiklerinin ayrılması ritüeli gibi ritüeller ölü için görevlerin devam ettiğini ve bu gün kırkıncı, elliikinci gün gibi günlerin nereye kadar uzandığını da bize gösterir. Oldukça faydalı bilgileri okuyucuya sunan tarihçi Hasan BAKAYEV kadam olarak “KAD” Türkçe karşılığı “TAS” anlamında ele aldığı sözcüğü “bu pozisyonlardan, Çeçen terim KADAM’ın (“başsağlığı ifadesi”) temelinin KAD (“kupa”) olduğunu görüyoruz” demekte ve bu kelimenin Hint-Avrupa, Sami ve Fin-Ugor dillerinde çok geniş bir tesadüf yelpazesi vardır diyerek Örnekler verir: “Yunanca. kados (“sürahi”, “kova”); lat. cadus (“kap”, “kupa”); diğer almanca kad (“kap”, “kupa”); Aydınlatılmış. kodis (“kap”, “fincan”); diğer İbranice kad (“kadeh”, “şarap kabı”); asılı. kad (“kadeh”, “kap”); Rusça kad (küvet, küvet); Serbohorv. cad; Lehçe kadz vb. Bildiğim kadarıyla bu kelime Osetçede ve hatta (Hurri lehçelerinden biri olan) Etrüskçede de tespit edilen ses ve anlamda mevcuttur” der. Hiç şüphesiz KAD olarak ele aldığımızda bu yorum üzerinden ilerlenebilir. Ancak bu sözcüğün ünlü foneminin A olarak telaffuzunun olmadığını değerlendirmekteyim. Ünlü varyasyonlarının bütün derecelerinin var olduğunu söyleyebileceğimiz bir dil ile karşı karşıya olduğumuzu bilmemiz gerekir. Yani kıdım sözcüğü belki ” ı” foneminin “ıa” ya yükselişi olarak mütalaa edilebilir. İki sözcük arasında ünlü farklılığı söz konusudur. Tabi ritüel olarak ele aldığımızda ölü için bir ritüelin varlığı aşağıdaki Hitit tablet parçasında görülür. Tüm pagan inanışlarda olduğu gibi Hititlerde de çok farklı ritüel çeşitleri vardır. Bu ritüellerde çok farklı aletler ve malzemeler kullanılır. CTH 450.1.1.1 ölü için ritüel belgesinde olduğu gibi hemen hemen tüm ritüellerde ekmek ritüel malzemesi olarak yer alır. NINDA.GIDIM- ölü ekmeği olarak ritüel malzemesi göze çarpar. Yine bu tablette geçtiği üzere sakiler, sofracılar, çalgıcılar, oyuncular, taptara kadınlarının (ağlayıcı kadınlar) ritüel için görevlerini icra ettikleri görülür. GIDIM sözcüğünün Sümer sözcüğü olarak yer aldığı dikkate alındığında KADAM olarak değerlendirmek için KAD sözcüğünün henüz rastlanmamakla birlikte Sümer kayıtlarında varlığını aramak gerekir. Ancak çok farklı kap çeşitleri Hititler’de de yer almasına rağmen KAD bir kap olarak henüz bu anlamda ve özellikle ölü ritüellerinde rastlanmaz. Buna mukabil Çeçen dilinde mevcut DUG-TUG kupa anlamında sözcük Sümer ve Hitit kayıtlarında varlığı görülür. GIDIM olarak Sümer ve Hitit muhtemelen Hurri Urartu da da ölü/merhum anlamındaki sözcüğün kökenini farklı bir kökte aramak gerekir diye düşünüyorum. Aşağıda GIDIM ve akhkhan (wakhkhan) sözcüklerinin yer aldığı ritüelden bir bölüm yer almaktadır.
CTH 450.1.1.1
74[LÚSA]GI.A=[m]a GAL GUŠKIN dāi
A6
Vs. II 11′ [LÚSA]GI.A-[m]a GAL GUŠKIN da-a-i

CTH 450.1.1.1
74[LÚSA]GI.A=[m]a GAL GUŠKIN dāi A6
Vs. II 11′ [LÚSA]GI.A-[m]a GAL GUŠKIN da-a-i

75

n=ašta akkanza k[uedani É.ŠÀ-n]i anda
A6
Vs. II 11′ na-aš-ta ak-kán-za k[u-e-da-ni] Vs. II 12′ [É.ŠÀ-n]i an-da

76

n=an=kan É.ŠÀ-ni anda ANA DUMU.É[.GAL pāi]
A6
Vs. II 12′ na-an-kán É.ŠÀ-ni an-da A-NA DUMU.É[.GAL] Vs. II 13′ [pa-a-i]

77

[D]UMU.É.GAL=ma=an GIDIM-ti parā ēp[zi]
A6
Vs. II 13′ [D]UMU.É.GAL-ma-an GIDIM-ti pa-ra-a e-ep-[zi]

78

na[mma=a]n=kan šašti piran katta ANA GAL GIR4 la[ḫuw]āi
A3+6
Vs. II 14′ na[m-ma-a]n-kán ša-aš-ti pí-ra-an kat-ta A-NA GAL GIR4 la[-ḫu-wa-]a-i

79

G[AL GUŠK]IN=ma EGIR-pa ANA LÚSAGI.A pā[i]
A3+6
Vs. II 15′ G[AL GUŠK]IN-ma EGIR-pa A-NA LÚSAGI.A pa-a-[i]

80

[n=an=ka]n parā pēdanzi
A6+7
Vs. II 16′ [na-an-ká]n pa-ra-a pé-e-da-an- {zi} -z[i]

74 Saki ise altın GAL kabını alır
75 Ölünün bulunduğu iç odada
76 onu iç odada saray oğlanına verir
77 Saray oğlanı ise onu merhumun/ölünün/cenazenin üzerine doğru tutar
78 sonra onu yatağın önünde pişmiş toprak kaba döker
79 Altın kabı ise Sakiye geri verir
80 onu götürürler
Yine Çeçen wella sözcüğü Hitit kayıtlarında ullai/uleš şeklinde yer alır. Okunuş itibarıyla wellai/wuleš(ölen, ölmüş) olarak okunabilecek olan bu sözcük Hitit sözcüğü olarak benzerlik gösterir.

Bu konudaki yorum ve düşüncelerimize devam ederken Hitit kayıtlarında var olan ilave sözcük ya da kavramlara değinelim. Canlı, canlılık anlamındaki huešu-huišu-hušu-huišwant sözcükleri ve yine canlı anlamındaki lazzadati sözcüğü Hitit kayıtlarında görülür. Diğer taraftan “t” fonemi ile “huitwali” hayatta, canlı, yaşayan, var olan anlamı ile kayıtlandığı görülür. Bu fonem transkript olarak instrümantal vakada da “t” olarak müşahede edilir. Bu konunun ayrı bir konu olması hasebiyle burada ihmal ediyoruz. Öldürmek anlamında Huek, kuen, haad, öldürülmek anlamındaki ak, ek dikkat çeken sözcüklerdir. Ancak son fonem “t” nin hangi nedenle yer aldığı ise yorumlanabilir. Canını kurtarmak huišwai-hušwai, canı istemek ilaliya, öldü akta. Hurrilerde de can ile ilgili hizuh canını sıkmak, üzmek ve yine Hititlerde olduğu gibi had öldürmek sözcüklerinin varlığı görülür. İzuh ve haad sözcükleri Çeçen dili bakımından dikkat çekicidir. Diğer taraftan Sümerlerde cansız, ölü dug(dukh-g Arap fonemlerinden kaf sesi olması gerekir) sözcüğünün varlığı görülür. Bu sözcüğün kaynağına erişmememle birlikte Hititte de varlığını hatırladığımı düşünüyorum. Tabi burada Hitit ve Sümer telaffuz farkı olan sözcüklere girerek konuyu uzatmak istemiyorum. Şimdi yukarıdaki belirttiğimiz sözcükler üzerinden Çeçen dili ile olan benzerliği noktasında değerlendirmemizi yapalım. Öncelikle hueš, huišwant, sözcükleri üzerinde duralım. Çeçen dilinde şu cümleyi kurduğumda örnek üzerinden konu daha net anlaşılacaktır. “Hueš ma wağil ho”
bir beddua olarak Çeçen dilinde yer alır. Telaffuz itibarıyla ğueš olarak algıladığımız durumu belirtmek gerekir. Esasen tarihsel olarak kelimenin canlı anlamında olduğunu tahlil ettiğimizde anlayabiliriz. Bir negasyon olan “ma” cümleyi olumsuz yapmaktadır. Böylelikle anlamın tarihsel olarak canlı gelmeyesin şeklinde olduğu görülür. Burada “ma” nagasyonunun Hititte varlığını da belirtmem getekir. Want-wand ise kendisi öyle olan anlamıyla Çeçen dilinde olduğu gibi Hitittede yer aldığını görebiliyoruz. Böylelikle hueswand canlı olan, kendisi canlı olan anlamının varlığı görülür. Yine ek, türetme eki itibarıyla huitwali sözcüğünde – wali ek olarak yer alır. Hitit dilindede wa partikelinin varlığı Çeçen dilindeki gibi görülür. Wa bu örnekte olduğu gibi var oluşu, öyle oluşu bilidirir. Canlı oluşu belirtir. Öldürmek, boğazlamak, keserek boğazlamak ya da öldürmek anlamındaki Çeçen dili sözcükleri Hitit dilinde cümle içerisinde benzer şekilde kullanılmıştır. Çeçen dilinde bıçak urs, Hitit dilinde hurs olmak üzere urs hüek, bıçak çalıyor, bıçakla kesiyor veya doğrudan kesip öldürüyor gibi anlamda Çeçen dilinde kullanıldığını biliyoruz. Yine benzer şekilde haad kesmek sözcüğü her iki dilde de aynı anlam ve kullanıma sahiptir. Örneğin; GUHIA ha-ad-da-an-zi, sığırları keserler. Bu cümleyi tahlil ettiğimizde GU Sümerce addedilmektedir. Konuyu dağıtmamak adına buradan devam ettiğimizde Çeçen dilinde GUUT(saban, öküzle çift sürme), ĞUTAH(sığırların barınak alanı) sözcüklerinin bu kökten olduğu görülür. HIA ise çoğul eki her iki dilde mevcuttur. Haad kesmek, Çeçen dili lehçe farklılıklarına göre “da” ve “do” eylem belirtme-geniş zaman(da diyalekt itibarıyla geçmiş zaman olarak da tıpkı Hititte olduğu gibi Çeçen dilinde de yer alır), anş onlar kişi çoğul zamiri olduğu görülür. Bilindiği gibi üş, uş, uj, avş Çeçen diyalektleri ve İnguş olarak “onlar” anlamlı zamirdir ve üş, uş, a(v)ş Batsbide obi ve tıpkı Türkçede olduğu gibi “o” zamiri Hitit dilinde de yer alır. anş ya da onş son fonem ş okunup çoğul ifadesi olmak üzere Hitit dilinde varlığı görülür. Önceki anlatımlarımızda yer alan “ak” ölmek, ” ak-kant” ölü, ölmüş kişi ve bu bölümde yer verdiğimiz “ak-ta” öldü sözcüklerinin eklerine dikkat ettiğimizde Çeçen dili ile örtüştüğünü görürüz. Esasında temel olarak bizim ortaya koymaya çalıştığımız şey, sözcüklerden ziyade gramerin uygunluğu, fonotik, sentaks ve morfolojik yapının benzerliği üzerinedir. Hiç kuşkusuz bu gün kullanılmayan tarihsel olarak yer almış ve şimdilerde unutulmuş sözcükler bağlamında konuyu ele aldığımızda çalışmanın değerini düşürmüş ve kısırlaştırmış oluruz. Ak, ek sözcüklerini bugünkü konumla wakh şeklinde yorumlamak mümkün olmakla birlikte bunun sadece bir yorum olduğunu görmemiz ve orjinalin Çeçen dili morfolojisine uygun olduğunu bilmemiz önemlidir. Yani doğrudan ak, ku(akh,khu-en) kullanımlarının varlığının kabulü gramerle birlikte mütalaa edildiğinde Çeçen dili bakımından ehemmiyet kazanır. Khan geçmiş zaman -n eki ve kha olmak sözcüğü ölen, ölü, ölmüş olan anlamını her iki dil itibarıyla benzerliğini bize gösterir. Yine ta/da yukarıda bahsettiğimiz üzere Çeçen diyalektleri bakımından ele aldığımızda geçmiş zaman eki olarak yer aldığı görülür. Böylelikle öldü anlamı her iki dil bakımından net görülür. Yine le, la ölmek kök sözcüğü Çeçen dilinde yer alır. Yukarıda lazzadati Hitit sözcüğü incelendiğinde la ölmek, zz olumsuzlama, daad öyle olan şeklinde ayırım ile izah etmek gerekir. Aslında Hatti diline bakıldığında da z olumsuzlamasıı görülür. Daha önce açıkladığım üzere Hatti sözcüğü olan LUY Haggazaul susuzluğu giderici anlamındaki sözcükte de görülür. Son olarak (y)i la’li ya Hitit sözcüğü la’ canı istemek, arzu etmek anlamında benzer olduğunu görebiliriz.

Hami ÖZDİL