DEPREM FELAKETİ


Bilindiği üzere 6 Şubat 2023 günü Kahramanmaraş’ta önce Pazarcık merkezli 7,7 büyüklüğünde ve bir süre sonra da Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi ve bunların birçok artçıları oldu. Bu depremler Adana’dan Diyarbakır’a, Hatay’dan Malatya’ya 10 ili ve 13,5 milyon kişiyi etkiledi.
Suriye’yi de etkileyen bu depremlerde ülkemizde şu andaki açıklamaya göre 46 binin üzerinde insan öldü, 100 binden epeyce fazla insan yaralandı ve çok büyük bir yıkım oldu.
Bu depremden Kahramanmaraş’taki üç köyümüz de büyük ölçüde etkilendi, bunlardan en çok zarar gören benim de köyüm olan Gücüksu’da 110’a kadar ev tamamen yıkıldı ya da kullanılamaz hale geldi, bir kısmı akrabalarım olan sadece benim tanıdıklarımdan 10 kişi öldü.
Bölgedeki tüm yakınlarımız evlerini terketmek durumunda kaldılar.
Yıkımı ve tahribatı tam olarak anlatabilmem mümkün değil.
İnsanların çektiği sıkıntı ve zorlukları da.
Aradan bir ay geçti, halen insanlar çok zor durumda yaşamaya çalışıyorlar. Havanın soğukluğu yaşamı daha da güçleştiriyor. Ve bu zorluklar anlaşılan uzunca bir süre daha devam edecek ve genelde hayat da herkes için daha pahalı ve dolayısıyla zor hale gelecek gibi.
Bu depremlerden sadece bölgede yaşayanlar değil, elbette bütün ülke etkilendi ve bu etkilenme daha da sürecek.
Bu büyük felaket karşısında insanların yardımseverliği ise gerçekten göz yaşartacak seviyede oldu. Ülke içinden ve dışından yardımseverler ilk günden itibaren seferber oldular.
Yağma ve hırsızlık yapanlardan ve gösterişçilerden de söz edilmekle ve aynı ölçüde birçok “kötü” insanın da olduğunu kesin olmakla birlikte, ne çok iyi insan varmış!
İnsanların yardımseverliği göz yaşartacak cinstendi!
İnsanlar yoğun bir şekilde ilk andan itibaren yardım için gönüllü olarak harakete geçtiler.
Bu durum ülkemiz insanı açısından yüz ağartıcıydı, bununla ne kadar övünülse yeridir.
Diğer yandan bu deprem felaketi örgütlü olmanın da ne kadar önemli olduğunu gösterdi.
Arama-kurtarma, her türlü yardımı ulaştırma ve adaletli bir şekilde dağıtma için örgütlü gruplar çok faydalı oldular.
Bizim derneklerimiz de bu dönemde yüz ağartıcı bir tarzda ilk andan itibaren harekete geçip depremzedelere yardımda bulundular.
Ankara ve İstanbul Çeçen dernekleri ilgilileri başta olmak üzere emeği geçenleri kutluyorum.
Bu arada başta Çeçenistan, Avrupa, Ürdün ve Kazakistan’dakiler olmak üzere dünyanın her yerindeki Çeçenler de depremzedelere yardım için ilk andan itibaren seferber oldular ve yardım ettiler.
Bu da çok övünülecek bir durumdu. İlgili herkesi yürekten kutluyorum.
Felakette organizasyonun önemini bu dönemde fiilen yaşayarak gördük.
Organizasyon sadece kötü günde değil, iyi günde de önemli değil midir?
Acıların paylaşıldıkça azalmasına benzer şekilde güzellikler de paylaşıldıkça bereketlenip çoğalmaz mı?
Bu vesileyle, bu duygu ve düşüncelerle bu felaket günlerinde daha iyi organize olmaya katkıda bulunması dileğiye üç temenni ve öneride bulunmak istiyorum:

1) Ankara ve İstanbul derneklerimizin bu dönemde ortaya koyduğu organize olma hali daha da genişletilerek başta Sivas ve Kahramanmaraş dernekleri olmak üzere Adana, Bursa ve İstanbul’daki İnguş ve Gücük derneklerini de kapsayacak şekilde sürdürülmeli ve bunun kalıcı hale getirilmesi için de Vaynah veya Çeçen Dernekleri Konfederasyonu (VAYDEK veya ÇEDEK) oluşturulmalıdır.

2) Gerekli finansmanı sağlanarak dünyaya Çeçen açısından bakıp olayları bu açıdan yorumlayarak bu çerçevede daha verimli bir birliktelik ve dayanışma için araştırma yapacak Vaynah veya Çeçen Araştırma ve Dayanışma Vakfı (VAV/VAYDAV veya ÇAV/ÇADAV) adıyla bir vakıf kurulması imkanı dernekler öncülüğünde araştırılmalı ve mümkünse böyle bir vakıf kurulmalıdır.
Özellikle böyle bir vakıf gelecekte büyük ölçüde yokolması muhtemel olan ülkemizdeki Çeçen varlığının korunması konusunda önemli bir işlev görebilir.Genelde insanlık varlığının güzel bir rengi olduğu kuşkusuz olan Çeçen dilinin ve kültürünün ülkemizde de yaşamasının ülkemiz için de çok açık bir zenginlik sayılması gerektiğinin farkında olarak, ülkemizdeki fazlasıyla küçük Çeçen varlığının korunmasının önemsemesi ve bu konuda pozitif ayrımcılık yapılması da ülkemiz yönetiminden talep edilmelidir.
Ayrıca ülkemizdeki Çeçen varlığının yaşaması Çeçenistan için de önemlidir. Ve bu varlık sonuçta ülkemiz ile Çeçenistan arasındaki olumlu ilişkilerin geliştirilmesine de katkıda bulunabilir. Bu potansiyel heba edilmemelidir.

3) Son olarak dernek veya diğer organizasyonlarımız görüş ve anlayış farkları olursa bunları açıkça, ancak nezaketi elden bırakmadan uygun bir şekilde karşı tarafa bildirmek suretiyle Çeçenistan yönetimiyle her koşulda iletişimi ve iyi ilişkileri sürdürmelidir.
Camiamızda, ülkemizde ve tüm dünyada barış ve huzurun artması temennisiyle.

Cuma Bayazıt